30 Haziran 2011 Perşembe

çocuklarıma mektuplar...

canlarım benim... büyüğü bal böceğim, küçüğü uç uç böceğim.... geriye dönüp bakınca hayatımın en mutlu iki anı ikinizin de doğduğu an... nasıl da minik nasıl da şirindiniz... Mustafa Yağız'ıma dokunma fırsatım olmuştu doğar doğmaz.. nasılda bembeyazdın.. yeşil örtüye sarıp bana yaklaştırdılar seni ve ilk yaptığın şey küçümencik elinle parmağımı tutmak oldu... ahhhh nasıl da dayanılmaz bir an, dondursam zamanı da hiç bitmese dedirten bir an... bana insan olduğumu yeniden yeniden yeniden hissettiren bir an... bana Allah'ı hatırlatan nasıl da zirve bir an....Yusuf Yiğit'im sana hemen dokunamadım, dokunsam uçacak gibiydin... dokunsam uykumdan uyanacak ve hepsi hayal mi dedirtecek kadar mucizeydin... yaşamaz diyenlere inat yaşayacak kadar mucize.... birlikte verdiğimiz 8 aylık mücadeleyi herkese haykıracak kadar mucize... ahhh nasıl da yorgundun, kahramanım, savaşçı ruhlu, mücadeleci oğlum benim... şimdi geriye dönüp bakınca gözyaşlarımı tutmadan ağlıyorum bu iki muhteşem an için... tekrar tekrar yaşamak istediğim bu iki güzelllik için... canlarım benim, sizi o kadar çok seviyorum o kadar çok seviyorum ki; tekrar doğursam tekrar ilk kez görsem; acaba diyorum doyar mıyım o iki güzel an'a....